balkuşum büyüyor,ayakkabılar küçük geliyor artık.geçen seneki spor ayakkabıları bu sene olmuyor tabii ki...biz de bakıcımız ben haftasonu 2 saatliğine gelebilirim,deyince hemen soluğu spor mağazasında alıyoruz.geçen senekinin 1 numara büyüğünü istiyorum hemen.
berivan ablamız getiriyor ayakkabıyı,cüneyt abimiz de numaranın ayak yapısınına uygunluğuna kanaat getirdikten sonra,aynısının bir küçüğünü doğam için alalım istiyorum.bu mağazada yok.hemen çocuk gönderiyorlar diğer mağazaya ve biz bekliyoruz.
ırmak eline 17 numara bir ayakkabı almış,
-annecim ayakkabını sıkatısın mı?
-çıkartırım annecim ama o ayakkabı sanki benim için biraz küçük! :)
-olsun annecim,deneyelim,
-istersen büyük numaralar arkamızdaki raflarda,onlardan birini getirebilirsin :)
şaşırıyor.elindeki o minik ayakkabıyı bana denetmek için neler yapıyor neler :) çok eğlendik bekleme zamanında...doğamın ayakkabısı da geldi.aldık ve çıktık.
doğru pastaneye."çikolatalı meyve parçacıklı masum top kek" ve meyve suyu yedi kuzucum.soluklandık biraz.sonra da evimize yürüdük.
neyse ki kışlık ayakkabılarından kurtulduk.yazlıklar yavaş yavaş yenileneceğe benziyor.zira büyümüş benim kuzucum :)))
çok hoşuma gidiyor;pantolunun paçalarının kısaldığını,ayakkabılarının ayağına olmadığını,
t-sirtlerin daraldığını görmek çook keyifliymiş...ne diyeyim...mutlu oldum,yine :)
31 Mayıs 2008 Cumartesi
30 Mayıs 2008 Cuma
sade ve bol köpüklü kahve keyfi
gizem geldi geçen akşamüstü.güzel can.ın güzel annesi...yarım saat,sadece yarım saat ama dolu dolu yarım saat...
hem kahve hem de gizem çok iyi geldi bana.
demek ki gizem.in sürpriz ziyateri,nezaketi, akşamüstükahvesi,bol köpüklü ve sade de olduğunda çok ama çook tatlı oluyormuş.teşekkür ederim gizemcim.çok iyi geldin bana...hem bilsen içimde ne fırtınalar kopuyordu bugünlerde...kopan kanayan yerlerime merhem oldun...
hoşgeldin,sefalar getirdin:)))
hem kahve hem de gizem çok iyi geldi bana.
demek ki gizem.in sürpriz ziyateri,nezaketi, akşamüstükahvesi,bol köpüklü ve sade de olduğunda çok ama çook tatlı oluyormuş.teşekkür ederim gizemcim.çok iyi geldin bana...hem bilsen içimde ne fırtınalar kopuyordu bugünlerde...kopan kanayan yerlerime merhem oldun...
hoşgeldin,sefalar getirdin:)))
kuzumun ateşi düşmüyor
kuzumun ateşini düşüremedik iki gündür.hele de geceleri çok artıyor.neredeyse çıplak yatırıyorum.incecik bir body,sabaha karşı da pijamasının altını giydiriyorum.
atlatsak şu zor günleri hep beraber...çok ihtiyacımız var güzel sarısıcak günlere...
atlatsak şu zor günleri hep beraber...çok ihtiyacımız var güzel sarısıcak günlere...
29 Mayıs 2008 Perşembe
uykusuz gecelerimiz
birkaç gecedir ben uyuyamıyordum,kimseye hakettiğinden fazla anlam yüklemeyeceksin aslında ama bu herzaman mümkün olamıyor,değer veriyorsunuz ve haketmediğinin farkına vardığınızda da çoktan iş işten geçmiş oluyor ve "olan size oluyor".
üzüntüden uyuyamıyorsunuz başka bir nedeni yok ve neden haketmedikleri halde insanlara fazla değer verdiğini düşünerek boşuna kahroluyorsunuz.
kendinize kızıyor,kırılıyorsunuz.bu böyle unutuluncaya kadar devam ediyor...ta ki ....
gözler şişmiş,buğulu,halsiz bir güne başlamanın verdiği sıkıntıya bir de bebeğinizin hastalığı eklenince iyice harap oluyorsunuz.
dün gece doğam uykusundan ağlayarak uyandı.mamasını yemedi,uyumadı, kucağımdan bir saniye bile inmeden sabah ezanında yorgunluktan bitkin bir halde uykuya daldı.belki de fitilin etkisiyle biraz sakinleşti...
doğam bağırarak uyandığında,ırmakçığımı da uyandırdı.dalga etkisiyle her ikisi de kucağımdan inmeden geçen bir saat sonrasında ırmakçım kendi yatağına yatıp uyudu...acıdı benim halime herhalde...vicdanlı yavrum benim :))
bir yumak olduk dün gece;öyle ki onlar sımsıkı sarıldılar bana,ben onlara,
ne de çok özlemişiz öyle gecenin bir vakti,serin hava sımsıcacık sarılma iyi geldi bana da onlara da :)))çok iyi geldi hem de,
zor günler geçiyoruz kızlarım ve ben...onlar aksırıyor,atıyorlar mikroplarını dışarıya,ateşleniyorlar,kusuyorlar,derken rahatlıyorlar,
keşke ben de diyorum, ben de bir kere aksırdığımda çıksa tüm içimdeki o ağu dışarıya da ben de rahatlasam şöyle bir kerecik nefes alsam mutlulukla,taze bahar havası lezzetinde,serinsıcak ...
onlar sağlıklı olsunlar da ben atlatırım nasıl olsa...hele de bu yaştan sonra hiç çekesim yok kimsenin ne bir kaprisini ne de eğreti duruşunun ardındaki sinsiliği..hel de farkettikten sonra...mümkün mü başkası bu satten sonra?
hatırladıkça içimin acısı artıyor ya...
değmez diyerek geçiştiriyorum ....
değmezmiş hakikatende...çektirilen fotoğraf karelerinde nasıl da net herşey aslında,"birbirlerini anlayanlar" sosyal statü,sınıf aynı olunca daha bir farklı sarılıyorlar birbirlerine,eee ne de olsa çok şeyleri var kaybedecekleri bu hayatta...mor ayakkabı ve bluzden başka,her bluze ayrı ayakkabı olunca :)))
bir de süslü tokalar,kemerler,bağıran markayım ben markayım "etiketteki yaftayım" olmazsa bunlar size selam bile vermem acınacak bakışlardaki ezilmiş, olmayan kişiliklerinden başka,kullanılan parfüm şişesi,
lüks arabalardan ve birer kopyabarbiler olunca,eee kocalarına da yaslanınca,
sarsılacak sınıf,statü ve daha da fazlası...
bir arkadaşımın öğüdüydü...hatırladım ama..onu da zayi etmeyeceğim onlara...
değmezmiş...çok yazık ki değmezmiş...anladım ama hatırıma geldikçe daha çok yazacağım ben bu konuda...
üzüntüden uyuyamıyorsunuz başka bir nedeni yok ve neden haketmedikleri halde insanlara fazla değer verdiğini düşünerek boşuna kahroluyorsunuz.
kendinize kızıyor,kırılıyorsunuz.bu böyle unutuluncaya kadar devam ediyor...ta ki ....
gözler şişmiş,buğulu,halsiz bir güne başlamanın verdiği sıkıntıya bir de bebeğinizin hastalığı eklenince iyice harap oluyorsunuz.
dün gece doğam uykusundan ağlayarak uyandı.mamasını yemedi,uyumadı, kucağımdan bir saniye bile inmeden sabah ezanında yorgunluktan bitkin bir halde uykuya daldı.belki de fitilin etkisiyle biraz sakinleşti...
doğam bağırarak uyandığında,ırmakçığımı da uyandırdı.dalga etkisiyle her ikisi de kucağımdan inmeden geçen bir saat sonrasında ırmakçım kendi yatağına yatıp uyudu...acıdı benim halime herhalde...vicdanlı yavrum benim :))
bir yumak olduk dün gece;öyle ki onlar sımsıkı sarıldılar bana,ben onlara,
ne de çok özlemişiz öyle gecenin bir vakti,serin hava sımsıcacık sarılma iyi geldi bana da onlara da :)))çok iyi geldi hem de,
zor günler geçiyoruz kızlarım ve ben...onlar aksırıyor,atıyorlar mikroplarını dışarıya,ateşleniyorlar,kusuyorlar,derken rahatlıyorlar,
keşke ben de diyorum, ben de bir kere aksırdığımda çıksa tüm içimdeki o ağu dışarıya da ben de rahatlasam şöyle bir kerecik nefes alsam mutlulukla,taze bahar havası lezzetinde,serinsıcak ...
onlar sağlıklı olsunlar da ben atlatırım nasıl olsa...hele de bu yaştan sonra hiç çekesim yok kimsenin ne bir kaprisini ne de eğreti duruşunun ardındaki sinsiliği..hel de farkettikten sonra...mümkün mü başkası bu satten sonra?
hatırladıkça içimin acısı artıyor ya...
değmez diyerek geçiştiriyorum ....
değmezmiş hakikatende...çektirilen fotoğraf karelerinde nasıl da net herşey aslında,"birbirlerini anlayanlar" sosyal statü,sınıf aynı olunca daha bir farklı sarılıyorlar birbirlerine,eee ne de olsa çok şeyleri var kaybedecekleri bu hayatta...mor ayakkabı ve bluzden başka,her bluze ayrı ayakkabı olunca :)))
bir de süslü tokalar,kemerler,bağıran markayım ben markayım "etiketteki yaftayım" olmazsa bunlar size selam bile vermem acınacak bakışlardaki ezilmiş, olmayan kişiliklerinden başka,kullanılan parfüm şişesi,
lüks arabalardan ve birer kopyabarbiler olunca,eee kocalarına da yaslanınca,
sarsılacak sınıf,statü ve daha da fazlası...
bir arkadaşımın öğüdüydü...hatırladım ama..onu da zayi etmeyeceğim onlara...
değmezmiş...çok yazık ki değmezmiş...anladım ama hatırıma geldikçe daha çok yazacağım ben bu konuda...
28 Mayıs 2008 Çarşamba
annem benim,güzel annem benim:)))
pencerede bekliyordu beni dün akşam.ben de onu görmeyi istiyordum bir o kadar ancak beni gördüğündeki sevinci/benim sevincimbirleşince o percerede ben sokakta başladık konuşmaya...
gel, diyordu bana.hemen gel.gitme sakın.tamam annecim dedim,geliyorum,dedim,kapıya yöneldiğimde kıyameti koparttı.uçarak gelmemi istiyordu:)) ikna edemedik tabi, ne ben ne de bakıcımız...
-annecim nasıl pencereden geleyim,her akşam kapıdan giriyorum ya :)))
-annecim gel,gitme...gitme anne...
-aşkım geliyorum,kapıyı açar mısın bana?
benim gideceğimi sandı,ta ki, ben kapıdan içeriye girinceye kadar...
şaşkın bebeğim benim...keşke uçarak girebilseydim içeriye de akmasaydı o gözyaşların...
özlüyorum ben de sizi hem de çok,ama şu zorunlu çalışma meselesi yok mu?
çok can sıkıcı ya...az kaldı annecim...iki saat sonra evdeyim...:)))
gel, diyordu bana.hemen gel.gitme sakın.tamam annecim dedim,geliyorum,dedim,kapıya yöneldiğimde kıyameti koparttı.uçarak gelmemi istiyordu:)) ikna edemedik tabi, ne ben ne de bakıcımız...
-annecim nasıl pencereden geleyim,her akşam kapıdan giriyorum ya :)))
-annecim gel,gitme...gitme anne...
-aşkım geliyorum,kapıyı açar mısın bana?
benim gideceğimi sandı,ta ki, ben kapıdan içeriye girinceye kadar...
şaşkın bebeğim benim...keşke uçarak girebilseydim içeriye de akmasaydı o gözyaşların...
özlüyorum ben de sizi hem de çok,ama şu zorunlu çalışma meselesi yok mu?
çok can sıkıcı ya...az kaldı annecim...iki saat sonra evdeyim...:)))
21 Mayıs 2008 Çarşamba
inadına açıyo,yaa:(
ilk önce anlamadım,tekrarlamasını istediğimde ise kulaklarıma inanamadım.
dün akşam ben doğamı uyutuyordum, bildiğiniz üzere ırmakçım da alisini alıp yanımıza geliyor.geldi.doğam birkaç dakika içinde neredeyse ,haftasonunun verdiği yorgunluk/yoğunluk dolayısıyla da hafif bir kırgınlıkla mızırdana mızırdana uyuyacakken babaları geldi.bizim daha doğrusu ırmakçımın kapattığı televizyonu açtı.
gelir gelmez neden açılırsa o televizyon, hiç anlamıyorum ya.bir tür alışkanlık ya da bağımlılık olsa gerek.hiç sevemedim televizyonu.ne sesine ne de varlığına tahammülüm yok.
ırmak da kardeşi ve ali uyanmasınlar,ses olmasın diye yavrum gidip kapatmıştı.
neyse,tv. açıldı ya ırmak da bana dönüp,
-ben tenzavayı kapatıyoom, inadına açıyo,ali uyanacak,doğa uyanacak,dedi..
-anlamadım annecim,ne dedim..daha doğrusu başını anlamadım,
-inadına anne, inadına tenzavayı açıyo babam,
-tamam annecim, çok ses gelmiyor,uyurlar böyle,dediğimde çok geçti,içeriye babasına fırça atmaya çoktan gitmişti bile..
-baba tenzavayı niye astın?ben kapatıyoom sen açıyon, oomaz ki, ali uyana, doğa uyana..
gitti tv.yi kapattı. bunun üzerine babası tv.yi tekrar açtı ama artık olan olmuştu.ırmakla başladılar tartışmaya...
sonuç mu?
aliyi bilmem ama doğam çoktan uyandı ve uyuması bir yarım saat kadar daha sürdü...
ve diğer bir sonuç,doğam ne kadar geç uyursa ırmakçımla o kadar az ilgilenebiliyorum bu da beni çok ama çok üzüyor...
dün geceki incimiz de "inadına" üzerineydi...
inadına aşk, dedim ırmakçıma kucağımda oturttuğumda.yemekte..saat de ona gelirken,gözleri de kapanmaya başlamışken...inadına aşk annecim bizimkisi...
anlamadı ama nasıl olsa büyüyecek.ona anlatacağım inadına aşk ile ne demek? istediğimi...
daha vakti var:)daha çok erken :)
dün akşam ben doğamı uyutuyordum, bildiğiniz üzere ırmakçım da alisini alıp yanımıza geliyor.geldi.doğam birkaç dakika içinde neredeyse ,haftasonunun verdiği yorgunluk/yoğunluk dolayısıyla da hafif bir kırgınlıkla mızırdana mızırdana uyuyacakken babaları geldi.bizim daha doğrusu ırmakçımın kapattığı televizyonu açtı.
gelir gelmez neden açılırsa o televizyon, hiç anlamıyorum ya.bir tür alışkanlık ya da bağımlılık olsa gerek.hiç sevemedim televizyonu.ne sesine ne de varlığına tahammülüm yok.
ırmak da kardeşi ve ali uyanmasınlar,ses olmasın diye yavrum gidip kapatmıştı.
neyse,tv. açıldı ya ırmak da bana dönüp,
-ben tenzavayı kapatıyoom, inadına açıyo,ali uyanacak,doğa uyanacak,dedi..
-anlamadım annecim,ne dedim..daha doğrusu başını anlamadım,
-inadına anne, inadına tenzavayı açıyo babam,
-tamam annecim, çok ses gelmiyor,uyurlar böyle,dediğimde çok geçti,içeriye babasına fırça atmaya çoktan gitmişti bile..
-baba tenzavayı niye astın?ben kapatıyoom sen açıyon, oomaz ki, ali uyana, doğa uyana..
gitti tv.yi kapattı. bunun üzerine babası tv.yi tekrar açtı ama artık olan olmuştu.ırmakla başladılar tartışmaya...
sonuç mu?
aliyi bilmem ama doğam çoktan uyandı ve uyuması bir yarım saat kadar daha sürdü...
ve diğer bir sonuç,doğam ne kadar geç uyursa ırmakçımla o kadar az ilgilenebiliyorum bu da beni çok ama çok üzüyor...
dün geceki incimiz de "inadına" üzerineydi...
inadına aşk, dedim ırmakçıma kucağımda oturttuğumda.yemekte..saat de ona gelirken,gözleri de kapanmaya başlamışken...inadına aşk annecim bizimkisi...
anlamadı ama nasıl olsa büyüyecek.ona anlatacağım inadına aşk ile ne demek? istediğimi...
daha vakti var:)daha çok erken :)
20 Mayıs 2008 Salı
annenem bana kek yapmıştıı,böek yapmıştıı :)
iki minik kuşumu aldım,haftasonu tatili için anneannemizin yanına gittik.
doğam otobüste uyudu,ırmak bisküvi yedi,konuştu, konuştu, su şişesiyle oynadı,üzerine su döktü,kapağıyla oynadı derken 2 saatlik minik yolculuğumuz çok şükür ki sorunsuz (kusmadan)tamamlandı.
-annecim bisküvileri yiyorsun ama yemek yiyemeyeceksin.annenen bize çok güzel şeyler yapmıştır.
-annenem bana kek yapmıştıı annecim, böek yapmıştııı,teyzem pasta yamıştııı,
-evet annecim,istersen bisküvilere biraz ara verelim,gidince yemek yiyemeyeceksin ne dersin?
-biimemem ki :)))
yedi hepsini, bir paket bisküviyi yedi, bitirdi.
evet, üzerine zar zor bir kase çorba içti o da anneannesinin hatırına.
yoksa bir paket bisküvinin üzerine yemezdi...
o kadar çok özlemişki anneannesini, anneme ismiyle hitap ediyor,
benim annenem,canım annenem diye seslendikçe annemim gözleri doluyordu.
güzel keyifli bir haftasonuydu.dönüşümüz de güzeldi.
doğam yine uyudu (özellikle uyku saatine denk getirdim)
akşamüzeri de esra teyzemiz aradı.alperen ile birlikte parkta kuşları beslediler.
koştular,koştular,kaykaya tersten çıkmaya çalıştılar,kaymadılar, merdivenlerden inip çıktılar derken evde sızıp kaldılar :)))
benim durumum mu? hiç sormayın..ya da ne siz sorun ne de ben anlatayım...:)
zira ben de başlarsam anlatmaya tadı damağımızda kalan haftasonunun yorgunluklar, yıkanan-toplanan,yıkanan-toplanan ve bitmedendiğerleritekraryıkanan -toplanmadan balkondaserili bırakılançamaşırlardan,biriken ütülerin sadece birkısmının tamamlanmasından vs.v.s. den bahsedeceğim ki, gölgelemeyelim güzellikleri iş güçle...
yorucu da olsa güzeldi,keyifliydi...
benim adıma 3 günlük tatil sonrası için çok şaşırtıcı olan bir durum,bu sefer eve çığlık atmadan girdim...ruhumu yücelterek temizledim,çocuklarımla ilgilendim..güldüm,eğlendim:)
telkin güzel bie sanat.önce kendimi telkin ettim, ve hiç durmadan buna devam ettim.
sonuç...akşamüzeri ikisini de alıp parka götürme cesareti ve sonrası çıkacak bintane işi düşünmemeye çalışma,
ve
sonuç:çok mutluyum :)))bir de gözlerim iyileşmiş olsaydı :(((
doğam otobüste uyudu,ırmak bisküvi yedi,konuştu, konuştu, su şişesiyle oynadı,üzerine su döktü,kapağıyla oynadı derken 2 saatlik minik yolculuğumuz çok şükür ki sorunsuz (kusmadan)tamamlandı.
-annecim bisküvileri yiyorsun ama yemek yiyemeyeceksin.annenen bize çok güzel şeyler yapmıştır.
-annenem bana kek yapmıştıı annecim, böek yapmıştııı,teyzem pasta yamıştııı,
-evet annecim,istersen bisküvilere biraz ara verelim,gidince yemek yiyemeyeceksin ne dersin?
-biimemem ki :)))
yedi hepsini, bir paket bisküviyi yedi, bitirdi.
evet, üzerine zar zor bir kase çorba içti o da anneannesinin hatırına.
yoksa bir paket bisküvinin üzerine yemezdi...
o kadar çok özlemişki anneannesini, anneme ismiyle hitap ediyor,
benim annenem,canım annenem diye seslendikçe annemim gözleri doluyordu.
güzel keyifli bir haftasonuydu.dönüşümüz de güzeldi.
doğam yine uyudu (özellikle uyku saatine denk getirdim)
akşamüzeri de esra teyzemiz aradı.alperen ile birlikte parkta kuşları beslediler.
koştular,koştular,kaykaya tersten çıkmaya çalıştılar,kaymadılar, merdivenlerden inip çıktılar derken evde sızıp kaldılar :)))
benim durumum mu? hiç sormayın..ya da ne siz sorun ne de ben anlatayım...:)
zira ben de başlarsam anlatmaya tadı damağımızda kalan haftasonunun yorgunluklar, yıkanan-toplanan,yıkanan-toplanan ve bitmedendiğerleritekraryıkanan -toplanmadan balkondaserili bırakılançamaşırlardan,biriken ütülerin sadece birkısmının tamamlanmasından vs.v.s. den bahsedeceğim ki, gölgelemeyelim güzellikleri iş güçle...
yorucu da olsa güzeldi,keyifliydi...
benim adıma 3 günlük tatil sonrası için çok şaşırtıcı olan bir durum,bu sefer eve çığlık atmadan girdim...ruhumu yücelterek temizledim,çocuklarımla ilgilendim..güldüm,eğlendim:)
telkin güzel bie sanat.önce kendimi telkin ettim, ve hiç durmadan buna devam ettim.
sonuç...akşamüzeri ikisini de alıp parka götürme cesareti ve sonrası çıkacak bintane işi düşünmemeye çalışma,
ve
sonuç:çok mutluyum :)))bir de gözlerim iyileşmiş olsaydı :(((
15 Mayıs 2008 Perşembe
anne ben sana ne diiyimm!
dün akşam ikisi de pencerede beni bekliyorlardı.şaşırdım,çok sevindim,mutlu oldum ...pencerede beklenmek,senin yolunu gözleyen birilerinin olması hoş tabii..:)
içeriye girdim, çılgınlar gibi koşuşturuyorlar, bir enerjileri var ki anlatılamaz,yaşandığında öğrenilir herhalde:) neyse bakıcımızı uğurladık, biz oyunlar oynadık ve doğamın iyice uykusu geldi,odamıza gittik ki doğa uyusun. ırmak da peşimizden geldi herzamanki gibi. yanında da alimiz.ali bazen ayşe de olabiliyor ya da aklımıza ne gelirse :) ama bebeğimiz dün akşam aliydi.ırmak öyle tercih etmiş.o da yatağına oturdu,ben nasıl doğayı uyutuyorsam aynısını tekrarlıyoruz.ancak dün akşam aliyi ayağında uyutmayı tercih etti ırmak ve minik olan yastıkalarından birini ayağına koydu, güzelce bebeğinin üzerini örtü,ben doğa'yı beslerken o da ali'yi besledi,kaşıkla..doğam neredeyse uyudu derken benim aklıma dolaptaki salata geldi.nerden geldiyse :)
kısık sesle;
-annecim babana söyler misin salatayı dolaptan çıkartsın, ben kalkamıyorum.kalkarsam doğa uyanacak..hı?
-oomaz anne, gülütü olaa, ali uyanııı,
-uyanmaz annecim,sen kapıyı tıklat baban açar kapıyı sana,
-hayıı annecim ya, oomaz,ali uyanııı,
-annecim ben kalkamıyorum, bak doğa neredeyse uyudu, şimdi kalkarsam uyanacak,sonra tekrar uyutmaya çalışacağız, hadi güzelim benim, tatlı kızım benim,sen git kapıyı tıklat da babana söyle sonra bak salata soğuk olduğu için yiyemiyeceksin..
bu arada yatak odasının kapısına yakın ve sırtı bana dönük, el havada..
-anne ben sana ne diyeyim, ne diyeyim ben sana....demez mi!
gülsem gülemiyorum,kızsam bu sefer iyice inatlaşacak..
-tamam o zaman annecim,soğuk yiyemeyeceğine göre, salata boşver dolapta kalsın,sen de yemezsin olur biter,dediğimde içeriye bir yönelişi var,koşa koşa gitti, kapıyı çaldı,babası geldi açtı kapıyı,kapı kolu çok sert olduğu için açamıyor kendisi maalesef..
-baba,salatayı dolaptan sıkatıısın mı?
-çıkartıım ben,
-tamaam o zaman, anneme söyliyeyim,diyerek yeniden içeriye koşarak geldi.babası oyalamaya çalıştı ama kandıramadı.
-anne,babam sıkaatmış salatayı..sen doğayı yatıısana aatık,yemek yiyelim...
-hemen geliyorum annecim,çok ses yapmayalım da doğa da ali de uyanmasın tamam mı annecim...dedim...
aliye tekrar baktı,geldi doğayı sevdi,okşadı,
-ayyy, ne güsel uyuyooo,ayyy benim doğam,ayy güzelim benim, dedi...
bu fasıl da bittikten sonra doğa yı yatağına yatırıp içeriye geçtik...
gülen gözlerle..
-anne,yemek yesek aatık...
-çok mu acıktın annecim?
-ben salata yiiyiim,
-istersen bana masayı kurmaya yardımcı ol,ya da sen nasıl istersen,sen bilirsin,
-olaaaa, ben kaşıklarıı,çatallaıı,tabaklaaaıı getieyim dedi ve baktım mutfakta çatalları çıkartmaya çalışıyor.neyse masayı birlikte kurduk,ama yemek yemedi tabii,sadece salata ile yetindi.salatasını bitirince de,
-annecim, ben keyf yapmak istiyoom,beni ayağa koyasın mı?
-olur annecim,sen nasıl istersen,dedim ve elimizi yüzümüzü temizledikten sonra da bir iki dakikada uyudu zaten..
ama anne ben sana ne diyeyim, dediğini hiç unutmam herhalde.nereden duydu?nasıl bunları kurguladı ve tam yerinde kullandı,şaşırdım kaldım...
geçen gün de sandalyesinin üzerine bakıcımız oyuncak bebeklerini koymuş,ırmak bir türlü bebeklerden sandalyeye ulaşamıyor,
-ay annene ay, koymussun buaaya bunları, offf offf , diye söyleniyordu...
güldük tabii..verdiği tepkiler, "acaba"yı "çünkü"yü cümle içinde kullanması hala beni şaşırtıyor,o konuştuğunda ki uyuduğu zamanlar dışında bu hiç olanaklı değil,susması yani, ben öylece kalakalıyorum...
içeriye girdim, çılgınlar gibi koşuşturuyorlar, bir enerjileri var ki anlatılamaz,yaşandığında öğrenilir herhalde:) neyse bakıcımızı uğurladık, biz oyunlar oynadık ve doğamın iyice uykusu geldi,odamıza gittik ki doğa uyusun. ırmak da peşimizden geldi herzamanki gibi. yanında da alimiz.ali bazen ayşe de olabiliyor ya da aklımıza ne gelirse :) ama bebeğimiz dün akşam aliydi.ırmak öyle tercih etmiş.o da yatağına oturdu,ben nasıl doğayı uyutuyorsam aynısını tekrarlıyoruz.ancak dün akşam aliyi ayağında uyutmayı tercih etti ırmak ve minik olan yastıkalarından birini ayağına koydu, güzelce bebeğinin üzerini örtü,ben doğa'yı beslerken o da ali'yi besledi,kaşıkla..doğam neredeyse uyudu derken benim aklıma dolaptaki salata geldi.nerden geldiyse :)
kısık sesle;
-annecim babana söyler misin salatayı dolaptan çıkartsın, ben kalkamıyorum.kalkarsam doğa uyanacak..hı?
-oomaz anne, gülütü olaa, ali uyanııı,
-uyanmaz annecim,sen kapıyı tıklat baban açar kapıyı sana,
-hayıı annecim ya, oomaz,ali uyanııı,
-annecim ben kalkamıyorum, bak doğa neredeyse uyudu, şimdi kalkarsam uyanacak,sonra tekrar uyutmaya çalışacağız, hadi güzelim benim, tatlı kızım benim,sen git kapıyı tıklat da babana söyle sonra bak salata soğuk olduğu için yiyemiyeceksin..
bu arada yatak odasının kapısına yakın ve sırtı bana dönük, el havada..
-anne ben sana ne diyeyim, ne diyeyim ben sana....demez mi!
gülsem gülemiyorum,kızsam bu sefer iyice inatlaşacak..
-tamam o zaman annecim,soğuk yiyemeyeceğine göre, salata boşver dolapta kalsın,sen de yemezsin olur biter,dediğimde içeriye bir yönelişi var,koşa koşa gitti, kapıyı çaldı,babası geldi açtı kapıyı,kapı kolu çok sert olduğu için açamıyor kendisi maalesef..
-baba,salatayı dolaptan sıkatıısın mı?
-çıkartıım ben,
-tamaam o zaman, anneme söyliyeyim,diyerek yeniden içeriye koşarak geldi.babası oyalamaya çalıştı ama kandıramadı.
-anne,babam sıkaatmış salatayı..sen doğayı yatıısana aatık,yemek yiyelim...
-hemen geliyorum annecim,çok ses yapmayalım da doğa da ali de uyanmasın tamam mı annecim...dedim...
aliye tekrar baktı,geldi doğayı sevdi,okşadı,
-ayyy, ne güsel uyuyooo,ayyy benim doğam,ayy güzelim benim, dedi...
bu fasıl da bittikten sonra doğa yı yatağına yatırıp içeriye geçtik...
gülen gözlerle..
-anne,yemek yesek aatık...
-çok mu acıktın annecim?
-ben salata yiiyiim,
-istersen bana masayı kurmaya yardımcı ol,ya da sen nasıl istersen,sen bilirsin,
-olaaaa, ben kaşıklarıı,çatallaıı,tabaklaaaıı getieyim dedi ve baktım mutfakta çatalları çıkartmaya çalışıyor.neyse masayı birlikte kurduk,ama yemek yemedi tabii,sadece salata ile yetindi.salatasını bitirince de,
-annecim, ben keyf yapmak istiyoom,beni ayağa koyasın mı?
-olur annecim,sen nasıl istersen,dedim ve elimizi yüzümüzü temizledikten sonra da bir iki dakikada uyudu zaten..
ama anne ben sana ne diyeyim, dediğini hiç unutmam herhalde.nereden duydu?nasıl bunları kurguladı ve tam yerinde kullandı,şaşırdım kaldım...
geçen gün de sandalyesinin üzerine bakıcımız oyuncak bebeklerini koymuş,ırmak bir türlü bebeklerden sandalyeye ulaşamıyor,
-ay annene ay, koymussun buaaya bunları, offf offf , diye söyleniyordu...
güldük tabii..verdiği tepkiler, "acaba"yı "çünkü"yü cümle içinde kullanması hala beni şaşırtıyor,o konuştuğunda ki uyuduğu zamanlar dışında bu hiç olanaklı değil,susması yani, ben öylece kalakalıyorum...
13 Mayıs 2008 Salı
anne senin gözleein hasta oodu mu?
dün akşam işten eve geldiğimde iki minik kuş da beni çılgın kuşlar gibi karşıladı.
çok mutluydular.ancak benim gözlerimde sıkıntım olduğu için bu mutluluğa çok fazla dahil olamadım.ağrım vardı.sulanan,çapaklanan gözlerle;
-iyi akşamlar, ben geldim:) dedim,
-hoşgeedin annecim,dedi ırmak..
-hoşbulduk annecim,
-anne sen hasta oodun?
-evet annecim, gözlerim çok ağıyor...batıyor,dedim
-o zaman doktooa git anne,dedi
-şimdi arayayım doktorumuzu da ben önce konuşayım,gerek kalırsa giderim annecim,dedim.
-hüseyin amcamı aaya annecim,amuuğ yağıyodu ya biz gitmiştik,
nasıl da herşeyi hatırlıyor, evet biz yağmulu,fırtınalı bir istanbul öğleden sonrası ırmakçım ile birlikte c.paşaya ulaşmaya çalıştığımızda o yağmurda çok eğlenmiştik.bana onu hatırlatıyor...
-evet,annecim gitmiştik.sen bilirsin,bana da damla damlatırsa çok canım yanar mı?
-yoook,yanmıyo annecim, ben sana ilacını getieeyim,
kendi dolabına yöneliyor,bana ilaç verecek ama aradığı aslında gifrer damlası,burnuna damlatıyordu.ama zamanı geçtiği için ben atmıştım onu...
-annecim, benim ilacım yok şimdilik.arayalım hüseyin amcanı, ilaç verirse alır onu kullanırız,
-aaaa yok annecim, işte bu da ilacın...
-tamam o zaman sen legolarından birini ilaç yap istersen bana getir,olur mu? :)
-eliyle sanki ilaç tutuyor gibi bana birşey getiriyor,lego değil ama,sadece minikcik parmakları var...:)
-tamam gel gözlerimi kaptıyorum ben,ilacı sen sür istersen,
ilacı yani minik parmaklarını gözümde gezdiriyor,
-açabiliriyim ırmakçım,ne dersin,
-aç annecim,
-ah ne kadar da iyi geldi bu parmaklar,çok teşekkür ederim annecim sana,çok sağol..
geçmedi tabii,ne ağrı ne batma ne de sulanma ve kaşıntı ama ırmak'ın parmakları da ne yalan söyleyeyim iyi geldi :)))
ne kadar hassas bir çocuksun annecim sen,ne kadar anlayışlı ve düşüncelisin öyle,
hayran kaldım dün akşam bir kez daha sana...gözlerim doldu...:)
sağol annecim,teşekkür ederim sana :)
uzun süredir hiç hastalanmıyordum,birkaç gündür ise toparlanmaya çalışıyorum ama nafile...
bahar biraz çarptı mı ne :)
çok mutluydular.ancak benim gözlerimde sıkıntım olduğu için bu mutluluğa çok fazla dahil olamadım.ağrım vardı.sulanan,çapaklanan gözlerle;
-iyi akşamlar, ben geldim:) dedim,
-hoşgeedin annecim,dedi ırmak..
-hoşbulduk annecim,
-anne sen hasta oodun?
-evet annecim, gözlerim çok ağıyor...batıyor,dedim
-o zaman doktooa git anne,dedi
-şimdi arayayım doktorumuzu da ben önce konuşayım,gerek kalırsa giderim annecim,dedim.
-hüseyin amcamı aaya annecim,amuuğ yağıyodu ya biz gitmiştik,
nasıl da herşeyi hatırlıyor, evet biz yağmulu,fırtınalı bir istanbul öğleden sonrası ırmakçım ile birlikte c.paşaya ulaşmaya çalıştığımızda o yağmurda çok eğlenmiştik.bana onu hatırlatıyor...
-evet,annecim gitmiştik.sen bilirsin,bana da damla damlatırsa çok canım yanar mı?
-yoook,yanmıyo annecim, ben sana ilacını getieeyim,
kendi dolabına yöneliyor,bana ilaç verecek ama aradığı aslında gifrer damlası,burnuna damlatıyordu.ama zamanı geçtiği için ben atmıştım onu...
-annecim, benim ilacım yok şimdilik.arayalım hüseyin amcanı, ilaç verirse alır onu kullanırız,
-aaaa yok annecim, işte bu da ilacın...
-tamam o zaman sen legolarından birini ilaç yap istersen bana getir,olur mu? :)
-eliyle sanki ilaç tutuyor gibi bana birşey getiriyor,lego değil ama,sadece minikcik parmakları var...:)
-tamam gel gözlerimi kaptıyorum ben,ilacı sen sür istersen,
ilacı yani minik parmaklarını gözümde gezdiriyor,
-açabiliriyim ırmakçım,ne dersin,
-aç annecim,
-ah ne kadar da iyi geldi bu parmaklar,çok teşekkür ederim annecim sana,çok sağol..
geçmedi tabii,ne ağrı ne batma ne de sulanma ve kaşıntı ama ırmak'ın parmakları da ne yalan söyleyeyim iyi geldi :)))
ne kadar hassas bir çocuksun annecim sen,ne kadar anlayışlı ve düşüncelisin öyle,
hayran kaldım dün akşam bir kez daha sana...gözlerim doldu...:)
sağol annecim,teşekkür ederim sana :)
uzun süredir hiç hastalanmıyordum,birkaç gündür ise toparlanmaya çalışıyorum ama nafile...
bahar biraz çarptı mı ne :)
topla,topla:)
-annecim benim,hoşgeedin :)
-hoşbulduk annecim :)
-anne bana ne aadın?
-güzel şeyler aldım :)salatalık,meyveli yoğurt...
-anne bana salatalık yıkaasın mı?
-yıkarım annecim,sen bana izin verir misin?ben ellerimi yüzümü bir yıkayayım,hemen geliyorum, olur mu?
-oluuuu.
peşimden ayrılmıyor,benimle birlikte, önümde arkamda dolaşıyor...
-salona geçerken önüme geçiyor veeee...
-topla anne,topla topla, diyor...
salatalık yiyecek ya, özlemiş, hızlanmamı istiyor...şımarık böcük :)
güldük tabii...araba mıyım ben ?:)
-hoşbulduk annecim :)
-anne bana ne aadın?
-güzel şeyler aldım :)salatalık,meyveli yoğurt...
-anne bana salatalık yıkaasın mı?
-yıkarım annecim,sen bana izin verir misin?ben ellerimi yüzümü bir yıkayayım,hemen geliyorum, olur mu?
-oluuuu.
peşimden ayrılmıyor,benimle birlikte, önümde arkamda dolaşıyor...
-salona geçerken önüme geçiyor veeee...
-topla anne,topla topla, diyor...
salatalık yiyecek ya, özlemiş, hızlanmamı istiyor...şımarık böcük :)
güldük tabii...araba mıyım ben ?:)
12 Mayıs 2008 Pazartesi
anne sana deeece getieeyim mi?
-anne,sen hasta oldun ?
-evet, annecim hastalandım
-annecim ben deeceyi alayım,
-annecim,ateşim yok benim,sırtım çok ağrıdı, o kadar
-ama sen hasta oodun,aaa olmaz, deeceyi kotuk atına koyalım,hasta olunca ateş oluuu,
saat kaç...beş (saat 19:30 bu arada)
-teşekkür ederim annecim...:)
...
birkaç saat sonra..
-anne sen iileştin mi?
-iyiyim annecim, sağol bebeğim...
-baba,annem hasta oldu bugün..
-neyi varmış?:)
-sııtı aamış,deece koydumm...
ve anlatıyor...
o kadar ilgili ki...
çok teşekkür ederim annecim,iyi ki varsın balkuşum :)
iyi ki yanımdasın:)))
-evet, annecim hastalandım
-annecim ben deeceyi alayım,
-annecim,ateşim yok benim,sırtım çok ağrıdı, o kadar
-ama sen hasta oodun,aaa olmaz, deeceyi kotuk atına koyalım,hasta olunca ateş oluuu,
saat kaç...beş (saat 19:30 bu arada)
-teşekkür ederim annecim...:)
...
birkaç saat sonra..
-anne sen iileştin mi?
-iyiyim annecim, sağol bebeğim...
-baba,annem hasta oldu bugün..
-neyi varmış?:)
-sııtı aamış,deece koydumm...
ve anlatıyor...
o kadar ilgili ki...
çok teşekkür ederim annecim,iyi ki varsın balkuşum :)
iyi ki yanımdasın:)))
9 Mayıs 2008 Cuma
kulaaaklaaını çiziyoom :)
-anne bana sulu boyaalaamı veesene,
-vereyim annecim,
-çizmiyooo,
-fırçanı önce suya,sonra boyanın üzerine sonra da kağıdın üzerine sürersen boyanır annecim,
-tamaaam,
-sen ne çiziyorsun?
-kulaaklaanı.
-neyin kulaklarını çizyorsun? :)
-kelebeğin kulaaklaaını :)
kelebeğin kulakları var mı? diye merak ettim ben de:) bakıştık , gülüştük :))ama gerçekten de merak ediyorum.
kelebeklerin kulakları var mı?
ya da kanatlarını kulak mı zannetti acaba? neler neler öğreniyoruz ya da nasıl bizi şaşırtmayı başarıyor :)))dün akşam ben çok güldüm, balkuşum da çok eğlendi.
-anne kitaplaamı veesen?
-vereyim annecim,
-bak burada (cin ali setimiz var)
-okumamı ister misin?
-yook, ben okuuum.
ve başladı okumaya,daha doğrusu uydurdurmaya :)))ve çok güzel okudu :)))
sonra da mışıl mışıl uyudu :)))
iyi geceler meleğim,güzel uykuların olsun annecim :)
-vereyim annecim,
-çizmiyooo,
-fırçanı önce suya,sonra boyanın üzerine sonra da kağıdın üzerine sürersen boyanır annecim,
-tamaaam,
-sen ne çiziyorsun?
-kulaaklaanı.
-neyin kulaklarını çizyorsun? :)
-kelebeğin kulaaklaaını :)
kelebeğin kulakları var mı? diye merak ettim ben de:) bakıştık , gülüştük :))ama gerçekten de merak ediyorum.
kelebeklerin kulakları var mı?
ya da kanatlarını kulak mı zannetti acaba? neler neler öğreniyoruz ya da nasıl bizi şaşırtmayı başarıyor :)))dün akşam ben çok güldüm, balkuşum da çok eğlendi.
-anne kitaplaamı veesen?
-vereyim annecim,
-bak burada (cin ali setimiz var)
-okumamı ister misin?
-yook, ben okuuum.
ve başladı okumaya,daha doğrusu uydurdurmaya :)))ve çok güzel okudu :)))
sonra da mışıl mışıl uyudu :)))
iyi geceler meleğim,güzel uykuların olsun annecim :)
8 Mayıs 2008 Perşembe
üçmüşatmış :)
-üçgenin iç açıları toplamı kaç annecim?
-yüzseksen :))) kıkırdıyor...
-karenin ya da dikdörtgenin ki kaç?
-üçmüşatmış :)))) yine kıkırdıyor.
dün geceden beri tahtalarımızı istiyoruz.dün gece unutturmayı başardım.ama sabah gülen gözlerle uyandı ve...:)
-anne,tahtalaaım neede?
-burada annecim.buldum :)
-ücgenleeim neede? ditdötgeenleeim neede? kaye neede?
-bak dolapta kalmış annecim, al annecim :)
-tamamm...büyük sayı üçgenim yook..bul annecim.
-annecim,çok dağıtıyorsunuz,bak bu da nereden çıktı,ama sarı değil, büyük kırmızı üçgeni buldum.
çok seviniyor.onlarla o kadar güzel oynuyor ki. biz de işi şakaya vurduk,
-annecim bakar mısın bir dakika? şimdi, bak bu mavi kare.üzerine bir minik üçgeni koyuyorum.bir tane de yeşil üçgen.bir kareyi böyle ikiye ayırdığında iki tane üçgen göreceksin.anladın mı?
-aanladım..:)
-tamam,bak şimdi de ne anlatacağım. bir üçgenin iç açıları toplamı kaçtı?
-yüzseksen.
-burada kaç tane üçgen var?
- :)
-iki tane.
-eveeet,iki tane.
-iki tane yüz seksen, üçyüz altmış eder, tamam mı? anladın mı? :)
-eveeet :)
ya da karede dört tane dik açı var. bir dik açı 90 derecedir.
sadece şaşkın şaşkın bakıyor.
-karede kaç köşe var?
-döööğt..
-90*4 =360 anladın değil mi? ne kadar da kolaymış :))
-eveet..
bakıcımız da -evet ben de anladım şimdi,diyor.-bize hiç böyle anlatmamışlardı? benim de öğreneceğim çok şey var, diyor.
gülüyoruz.
ben çok eğlendim, bu sabah çok keyifliydi.
babası da akşama newton fiziğini anlatacakmış.bir ara da izafiyet teorisi filan diyordu ama :)))
o konuya ben de hazırlanırım.fiziği de çok severim :)
biz hazırlıklara şimdiden başladık ki iki çocuğun dersane masrafını bu şekilde çözmeyi planlıyoruz.böyle giderse gerek kalmayacağa benzer :)))
bu günler ne zaman gelecek acaba? ben matematiği de fizik,kimyayı da okul bilgileri dışında, özgür,sevimli ve eğlenceli olduğunda çok severim.
bir müzik, bir tını bulurum,umarım balkuşlarım da sever :)
-yüzseksen :))) kıkırdıyor...
-karenin ya da dikdörtgenin ki kaç?
-üçmüşatmış :)))) yine kıkırdıyor.
dün geceden beri tahtalarımızı istiyoruz.dün gece unutturmayı başardım.ama sabah gülen gözlerle uyandı ve...:)
-anne,tahtalaaım neede?
-burada annecim.buldum :)
-ücgenleeim neede? ditdötgeenleeim neede? kaye neede?
-bak dolapta kalmış annecim, al annecim :)
-tamamm...büyük sayı üçgenim yook..bul annecim.
-annecim,çok dağıtıyorsunuz,bak bu da nereden çıktı,ama sarı değil, büyük kırmızı üçgeni buldum.
çok seviniyor.onlarla o kadar güzel oynuyor ki. biz de işi şakaya vurduk,
-annecim bakar mısın bir dakika? şimdi, bak bu mavi kare.üzerine bir minik üçgeni koyuyorum.bir tane de yeşil üçgen.bir kareyi böyle ikiye ayırdığında iki tane üçgen göreceksin.anladın mı?
-aanladım..:)
-tamam,bak şimdi de ne anlatacağım. bir üçgenin iç açıları toplamı kaçtı?
-yüzseksen.
-burada kaç tane üçgen var?
- :)
-iki tane.
-eveeet,iki tane.
-iki tane yüz seksen, üçyüz altmış eder, tamam mı? anladın mı? :)
-eveeet :)
ya da karede dört tane dik açı var. bir dik açı 90 derecedir.
sadece şaşkın şaşkın bakıyor.
-karede kaç köşe var?
-döööğt..
-90*4 =360 anladın değil mi? ne kadar da kolaymış :))
-eveet..
bakıcımız da -evet ben de anladım şimdi,diyor.-bize hiç böyle anlatmamışlardı? benim de öğreneceğim çok şey var, diyor.
gülüyoruz.
ben çok eğlendim, bu sabah çok keyifliydi.
babası da akşama newton fiziğini anlatacakmış.bir ara da izafiyet teorisi filan diyordu ama :)))
o konuya ben de hazırlanırım.fiziği de çok severim :)
biz hazırlıklara şimdiden başladık ki iki çocuğun dersane masrafını bu şekilde çözmeyi planlıyoruz.böyle giderse gerek kalmayacağa benzer :)))
bu günler ne zaman gelecek acaba? ben matematiği de fizik,kimyayı da okul bilgileri dışında, özgür,sevimli ve eğlenceli olduğunda çok severim.
bir müzik, bir tını bulurum,umarım balkuşlarım da sever :)
5 Mayıs 2008 Pazartesi
çok keyifliydik bu haftasonu :)
uzaklardan hem de çok uzaklardan geldiler sevgili esra ve alperen.istanbul içi olsa bile yine bize göre çook uzaklardan başka bir dostumuz sevgili anıl ve ömer de geldi.ben ve iki kızım birlikte önce kahvaltıya sonra da oyuncak müzesine gittik.çocukların hareketlerinden biz pek konuşamasak da gözlerimizle anlaştık :)içimizdeki sevgiyi paylaştık.bu güne ait bir kare...alperen,ömer ve ırmak.alperen ömeri kucaklamış,ırmak onları seviyor...:)
güzeldi,tadı damağımızda kaldı :)
güzeldi,tadı damağımızda kaldı :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)