29 Nisan 2008 Salı

anne,bana masal anlat :)

miniksuratışıldayangözler birkaç gecedir kendi yatağında veeee ayakta sallanmadan uyuyor.evet...benim kuzucuğum yatıyor ve ben de onun yanına uzanıp masal anlatıyorum. filmlerdeki gibi...ve uyuyor...:)
dün gece de ona masal anlattım,uydurdum,demek daha doğru olur sanırım.sonra baktım ki, e güzel oldu.ben bunu yazmalıyım...başka anneler de bebeklerine anlatırlar belki...bu akşam toparlayacağım, birkaç güne kalmaz yazarım...

27 Nisan 2008 Pazar

bu haftasonundan inciler

ilk sözcüklerim;hayvanlar konulu minik kitabımızdaki hayvan resimlerini soruyorum ırmakçığıma, tabii doğam izin verirse,o da sağımızdan solumuzdan kitabı almaya çalışıyor...

-annecim,bu ne?
-tavşan pikabu
-bu?
-kaplumbağa
-bu?
-suaagııı
-bu?
-aslan
-bu?
-at?
-bu?
-fil.hoootumu vaaaa...:)kocaman
-bu
-koyun,ben senin koynunun aatına giyoom ya,öyle :)))
sarılıp kucaklaşıyoruz,ben çok da güldüm,ırmak da öyle...:))))cümle içinde de kullanıyoruz,bakar mısınız?

-annecim bocuklarımızı toplayalım, olur mu? doğa'nın eline geçmesin,ağzına atıyor sonra...
-annecim ,aslan gibi,hemen kapıyor doğa :)))

-ırmakçım herhalde ben sana en çok "poponu kaldır annecim, altını düzelteyim,body.ini çıtçıtlayayım"diyorumdur,değil mi? diyorum. o da,
-basma ıımak, diyor...bazen çorapsız ve terliksiz parkelere basıyor da...:)
hay allahım,nelere de dikkat ediyorsun sen öyle...
:)
ırmak çikolata yiyor,elleri,ağzı eriyen çikolata içinde,ben söylemeden masadaki ıslak mendili alıp elini yüzünü bir güzel siliyor.doğa'nın durumu ondan pek farklı değil.
-ırmakçım,doğanın ağzını da siler misin? annecim,diyorum.öylesine...yerimden kalkamıyorum o anda:)))
o kadar güzel siliyor ki,doğa da duruyor ablasını onun ağzını silerken :)))
bir kere daha hayranlık içinde kalıyorum.
aferim benim kızıma...aferim ona...)))büyümüş benim kızım...

-güneş neeede anne?
-çok yorulmuş bu hafta,yatağından kalkmamış,dinlenmek istiyormuş biraz,yerini yağmura bırakmış.
-yaağmuu?
-bak dışarıya...
-yağmuuu yağınca kaykaya gidiiimez.ıslak olaaa,
-evet annecim,
-anne dışasıı soğuk mu?
-soğuk annecim,
-zehii gibi valla...
-:)))

akşam oluyor...
-uykum var anne,ayağa.
-yemeğimizi yiyelim,ondan sonra annecim.
-ayağa anne,ayağa.
-çok mu uykun geldi? çok geldiyse istersen yatağına gidip yatabilirsin annecim.
-ayağa anne.
-yemeğimizi yiyelim, bana beş dakika izin ver,ondan sonra uyuturum...
-anne çok uykum geldi,ayağa.
-yemeğimizi yiyelim,istersen yatağına gidip yatabilirsin annecim.
-tamam annecim,hadi...
-annecim,beş dakika sallayacağım, uyuyamazsan gidip yatağında uyuruz oldu mu?
-tamam annecim.
beş dakika geçer...uyumaz...
-tamam annecim,beş dakika oldu,bak hala uyumuyorsun,hadi gel yatağımıza gidip yatalım,
-olur annecim...yatağımıza gidip yatıyoruz.
-masal anlatsana annecim,
-anlatayım annecim.
o anda uydurduğum kuzucuk masalını anlatıyorum,ana teması kuzucuğun arkadaşlarıyla oyun oynamaya giderken annesinden izin istemesi, çok hoşuna gidiyor ve bir kaç dakika içinde dalıyor...uyuduğunda ne kadar da sessizleşiyor,sakin bir ortam oluyor...inanamıyorum...
iyi uykular balım,diyerek öpüyorum,kalkıyorum yanından yavaşça...

o sırada doğa uyanıyor.acıkmış.ağzını kocaman açmış bağırıyor,acıktığındaki ağlaması doğduğundan beridir böyle,çok komik.onu da besledikten sonra,tekrar ırmak'ın üzerini örtmek üzere yanına gidiyorum,sırılsıklam terlemiş.üstünü değiştiriyorum.o hareket ederken bu sefer doğa uyanıyor.doğa'yı uyutmak zaman alıyor.yattığımda saat kaçtı ve ben bu gece kaç kere uyandım,daha doğrusu uyudum mu bilemeden işe geliyorum.yorgunum.ama mutluyum. kızlarım bana hergün yeni birşeyler öğretiyorlar.inanılır gelmiyor bazen ama ilerlemiş yaşıma rağmen hala onlardan birşeyler öğrendiğimi düşününce seviniyorum.

23 Nisan 2008 Çarşamba

güyandın güneş:)

-annecim benim,
-günaydın annecim,
-terledin mi?
-teelemedim anne,lambayı aç anne,
-sabah oldu annecim,güneş uyandı yatağından kalktı,güneşe merhaba diyelim,
-güyandın güneş...:)
-doğam sen uyandın :)))
-hadi bakalım,çoraplarımızı alalım...sen hangisini giymek istiyorsan seç annecim,
-bunları beyendim anne,
-olur annecim, giymeye çalış istersen,
-giyemiyom anne,
-tamam annecim,istersen ben giydireyim?
-ayakkaaım üşemesin annecim,giyidiii hemen,
-üşümesin annecim, hemen giyelim ...
-sen işe gitme anne...
.....
-benim boğazım acıyo anneanne,(anneanne=bakıcımız)
-acıyor mu gerçekten, annecim,bakayım istersen.(kardeşi de hasta olunca gerçekliğini merak ediyorsunuz tabii..yalancıktan bir öksürük mü?değilmi :))
-yoooo, acımıyo,,acımıyo...
-annecim bak öksürmeye de başladın bakayım boğazına,birşey var mı? hı..
---yoooooo baktırmıyor...ben de tedbir olması açısınadn umcadan damlatıyorum 5 damla,zar zor...haydi hayırlısı..güne güzel başladık ama acaba o da mı hastalanacak ? inşallah hastalanmaan şu mevsim değişikliğini atlatabiliriz...



-

22 Nisan 2008 Salı

annecim,tokuspokus yapsana :)

dünakşam:
beni kapıda karşıladı ırmakçığım..elimde alışveriş torbaları...
-bana ne aldın anne?
-çok güzel şeyler aldım annecim.
-şokalata aldııın,
-yok annecim, çikolata almadım ama sevdiğin başka şeyler aldım..
-bak,bunları aldım, iki değişik çeşidi var.mavi olanı sabah, turuncuyu da istersen şimdi yiyebilirsin..kardeşin de yesin,ama sen bana önce izin ver de ben elimi yüzümü yıkayayım annecim, dışardan geldim biliyorsun...bak ellerim ne kadar kirlenmiş, alışveriş de yapınca...olur mu? bekle beni...
-tamam annecim ben seni bekleeeim...
banyo kapısının önünde bekliyor, ben çıkayım da meyveli yoğurdunu vereyim diye,minik kedicik.
-tamam annecim, hemen veriyorum.
-bu senin doğa, bu benim...
afiyetle meyveli yoğurtlarını yediler,bakıcısına dönüp,
-anneanne baak annem bana kelebe almış...bitiiidim ben...yedim...
-masadan aldığı peçeteyle de ağzını sildi,kendi kendine :)
kelebek resmine benzettiğinden beridir ırmak, meyveli yoğurtlara kelebe diyor :)
afiyet olsun kuzucum...:)bal şeker olsun:)

busabah:
miniksuratışıldayangözler bu sabah yine erkenden uyandı.
-annecim bana tokuspokus yapsana,dedi.
-tokuspokus nedir annecim?, dedim. şaşırtıyor beni,nereden de öğreniyor bunları diye düşünmeden edemiyorum..
-bilmiyooum,dedi...kıkırdadı yine...:)

sonra başladık rutin sorularımıza.
-anne niye işe gidiyosun? anne işe gitme, sen bugün hiç işe gitme...
-annecim, hergün aynı şeyleri anlatıyorum,bugün artık anlatamayacağım, dedim.
baktı ki ben çok uykusuz ve yorgunum,yanıt veremeyecek durumdayım,yavrukuşum benim kendi sorusunu kendisi yanıtladı...
-annecim benim,balım benim,sen işe gittt...bana şokalata al, top şekeee all..
-toz şeker var annecim,
-top şekeeee annecim, toop şekeee...
-tamam annecim, anlayamamışım,pardon pardon...olur aşkım,alırım...sen de kahvaltını yap,sütünü iç, yumurtanı ye olur mu güzelim...
-tamaaaammm....by by annecimmm...gülengözlerle beni uğurladı ya içim hiç olmazsa bir nebze rahat...doğam ateşli ama..içim burkularak evden ayrılıyorum...
hayat çok zor geliyor bazen...ne yapalım,böyle böyle büyüyecekler...

21 Nisan 2008 Pazartesi

"içeeiye giimeyelim anne"

hafta sonumuzun ana teması kısaca dışarıya çıkmak,gezmek,parklara gidip atlayıp zıplamak ve hatta tırmanmak ama eve hiç geri dönmemek üzerine kuruluydu.
önce çok sevdiğimiz bir dostumuzun minik kuzusunun doğum günü partisine gittik,doğamı da götürdüm.bir yere giderken ikisinden birini evde bırakmaya gönlüm hiç razı olmadığı gibi haftasonları bakıcımız da olmadığından biraz da mecburiyetten birlikte çıkıyoruz dışarıya. sıraya koyamıyoruz yani...
ırmak,doğumgünü partisinde çok eğlendi,hiç eve dönmek istemedi.bir ara baktım, hemen hemen kendisiyle yaşıt diğer çocuklar ile birlikte onlar için özenle önceden hazırlanmış masada onlar gibi oturup ikramlarını yemez mi? şöyle bir karşıdan baktım da, büyümüş benim minik kuşum,dedim.gözlerim doldu."bugünü de gördüm ya...ölsem gam yemem gayrı"nın dizeleri geldi aklıma...
doğam ile ikisi her bir sandalyenin arkasına yapıştırılmış yerlerde onca balon varken tek tek onları yerlerinden söküp yere atıp oynamazlar mı? demek ki çocuk olmak böyle birşeymiş;kural tanımamak ve tanımlanan çerçevenin sınırlarının dışında varolabilmek için azami çabayı göstermek :)))
çok da eğlendiler yerlerdeki balonlarla,bir kere doğam hiç ama hiç bir saniyecik bile oturmadığı gibi ben de bir lokma su içmeden eve döndüğümde hararetten bayılacaktım.hava sıcak, çocuklarım ve ben mutlu mes'ut çok ama çok güzel bir gün geçirdik,sevdiklerimizle birlikte...:)
iyi ki varlar sevgili dostlarımız ve iyi ki de bulmuşuz birbirimizi :)))
sevgiyle kalın, mutlu kalın :)))diye iç geçirdiğimde çocuklarım banyolarını yapmış,yataklarında kımıldamadan öylece mışıl mışıl uyuyorlardı ve gökyüzünde yine bir tanecik yıldız bize göz kırpıyordu...

pazar günü:
pazar günü de sokaklardaydık, cumartesi günü doğam çok uykusuz olduğu için ağlayarak eve dönmüştük, ırmakçığım hiç huysuzlanmamıştı.bu sefer de ırmakçığım mızırdandı,doğam ağlamadı, derken yine atlayıp zıpladılar, doğam salıncakta kıkırdadı da kıkırdadı.çok sevdi salıncağı,ilk defa kaydı,kumlar ile tanıştı.düştü,kalktı...yine düştü,ayakkabılarına alışmaya çalıştı :)))
ırmakçığım kendi boyundan epeyce yüksek bir yere tırmandı,indi,kaydı...
ikisi içinde bu hafta sonu dolu dolu ve bence sıçrayışlarla geçti.
havalar ısınıyor,artık her hafta sonu dışarıda oluruz,ama ben yorgunluktan bitmiş durumdayım.hele şu sırtımın ağrısı var ya beni öldürecek :( dinlenince geçiyor ama,tutulduğunda da çok ağrı yapıyor ya neyse, bu kadar güzellik için de gölge düşürmeyelim yazımıza...

tekrar pahasına,
sevgili dostlarımız iyi ki varsınız...:)

18 Nisan 2008 Cuma

annecim pastııma alalım :)

dün akşam:
-annecim arkadaşının doğumgününe gideceğiz.ne almak istersin ona?
-pasta alalım,anne...
-olur alalım annecim,ama annesi almıştır pasta,biz başka birşey alalım,olmaz mı?düşün bakalım biraz,
-pastııma (pastırma) alalım anne...
-sen hiç pastırma yedin mi?
-yooook...:) kıkırdamalar,gülüşmeler...
-yedim yedim...
-ne zaman yedin aşkım?
-iki de...

sabah:
-annecim,ben çıkıyorum.öpeyim seni,gel.
-anneciim benim,balım benim,bana aşkana (akşama)iiiii şey getiii
-ne getireyim annecim,
-toz şekeee getii, makana getiii,şokala getiii,süpsiz getiii,pilaa (pilav) getiii..
-evde toz şeker var annecim,nerden de gelir aklına?
-o zaman makaana getiii...şokala getii, süpsiz(bu herşey olabilir,sürpriz olması yeterli)getiii...:)

yine dün akşam:
-anne yemek yiyelim (1 saat önce,ben işten gelmeden hemen önce bakıcımız akşam yemeğini yedirmiş oluyor.yani aslında çok da aç değil,bekleyebilir)
-tamam annecim hemen hazırlıyorum sofrayı,
-yemek yiyelim anne,ben acıktım,
-tamam kuşum,hazırlıyorum şimdi,bana yardım etmek ister misin? masayı hazırlayalım mı?
-oluuuu, anne!! ben acıktım, yemek yiyelim anne,ben yemek yiyeyim anne, anne acıktım,çoook acıktım yemek yiyelim, anne!!!...........(ta ki masaya oturuncaya kadar,hiç susmadan tekrarlıyor)
-şu tabağı alıp herkesin oturduğu yere göre masaya koyalım mı?
tabağı alıyor ama hala söyleniyor...açım...yemek yiyelim...yemek...yiyelim...bu arada masada hala bir tabak var :)
-et piişii anne,
-olur annecim,canın et mi istedi,(dolaptan-buzluktan önceden hazırlanmış etleri çıkartılır,yemek için hemen hazırlanır)
-makana pişi anne,
-yemeğimiz var annecim,pilav var,salata var,olmaz mı?
-acıktım anne, öyle yiyeyim,
-pişirmeden yenmez annecim,çiğ et yenmez, karnın ağrır sonra,
-hem ben sana pişiriyorum bunu,yemek yapıyorum,
-yemek yapmıyosun anne,süpsiz yapıyosun,
-çiğ yeeeniiiii, vee anne, elime veee, yemek yiyeyim anne...:)))))
-annecim pişirmeden yenmez ama çok istiyorsan vereyim eline,bak buz gibi,
-veeme anne,veeeme....:( mızırdanıyor yine...
masada bir tabağın içinde iki dilim, domates sosuyla o anda pişirilmiş ve hazırlanmış yemeği var..
-sıcaktır annecim, azıcık bekleyelim mi? ağzın yanabilir?
-yooook, soğuduuuu,ısınmadı...
-aşkım,şimdi aldım koydum tabağına, soğumasına olanak yok,ama istersen üflemeye başla sen,bir iki dakikada soğur, dur ben biraz keseyim onu,daha çabuk soğusun,suyunu da koyayım,
dinlemedi,bir parçasını ağzına attı,soğumuştu ya :)ağzı yandı tabii ki, o kadar acale ederse,
-anne,ağzım yandı,(mızırdanmalar...)
-geçer güzelim şimdi,bir parça ekmek at ağzına, o acısını alır, azıcık da su içelim,tamam mı?
(hadi ya...soğumamış mı?..hay allah...:)diyesi geliyor insanın içinden ama...:)yine gülüşmeler.
-yoğuuut ver anne (versen yemez,çatlasan bir kaşık zor yer..yoğurt istiyor minik kuş,şaşkınlık içindeyim)
-yoğurt mu istedin?anlayamadım? annecim.
-eveeeet..
-dolu bir yemek kaşığı yoğurdu tabağının kenarına koydum ve yedi...inanamadım ama o yemeği de yedi,yoğurdu da yedi,salatasını da yedi,
bu sefer de başladı mızırdanmaya, çok uykum geldi anne, ayağa,
ayağa anne, anne ayağa...bir saniyecik susmadan,taaki ayağıma koyuncaya kadar,o zaman da iki -üç dakikada sızıyor,yorgun tabii, bütün gün azmaktan:)
bu arada nasıl elini yüzünü sildim,nasıl dişler fırçalandı,hangi hızla,ve tüm bunları hemen nasıl gerçekleştirdik, kendi hızımdan ben bile yoruldum...

ilahi aşkım,sen çok yaşa iyi mi?ne kadar çok şey öğretiyorsun bana...:)
sevgiyle kal bebeğim,iyi uykular aşkım:)

13 Nisan 2008 Pazar

benim ayaklaaaım üç yaşında...

anne benim ayaklaaım üç yaşında...
inanamadım önce,sonra devam ettik.güldük...
bu çocuklar inanılmaz oluyorlar :)

8 Nisan 2008 Salı

anneciiim,yanıma yatsana....:)

şirinminiksuratışıldayangözler bu sabah benim evden çıkmama birkaç dakika kala uyandı...anneciiimm, yanıma yatsana...işe gitme,bugün işe hiiç gitme,lütten gitme annecim...demez mi...içim parçalandı,biraz daha konuşsa içime akan gözyaşlarımı neredeyse tutamayacaktım...ama gülümsedim,sarıldık birbirimize, işe neden gitmem gerektiğini dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım...azıcık da gıdıklayınca bebişimi ağlamaya ramak kala ikimizin de ruh hali birden değişti,izin verdi yanından kalkıp hazırlanmama ve her zamanki gibi servisi bir iki saniye ile yakaladığımda neredeyse nefes nefese kalmanın içimde yarattığı acıyla oturduğum koltuğa yığıldım,kaldım...böyle devam ederse uzun yaşamam,diye düşünüyorum...her sabah ama her sabah da servise koşarak yetişilmez ki...ama kuzucuğum ağlamadı ya...bugünü de atlatmış olduk...
onların sıcaklığı kokuları yok mu...herşeye değer... :)

7 Nisan 2008 Pazartesi

anneeciiim beniim, balım beniiimmm:)

miniksuratışıldayangozler,dun akşam beni kapıda karşıladı, mutluluğunu da çığlık atarak "anneciiim beniim,balım beniiimmm" diyerek gösteriyordu. bağırıyor,zıplıyor,elimdeki poşetleri taşımama yardım etmeye çalışıyordu...
bir çocuk bu kadar mı sevecen olur,sözleri insanın içine bu kadar mı işler,anlatmak o kadar zor ki...
sonra miniksuratı kucağıma alıp onunla kısa da olsa bir süre oynamaya başladık,altalta üstüste,kahkahaları kulaklarımız çınlatıncaya kadar bu böyle devam etti...
dün akşamki karşılamanın ve oyunun sarhoşluğunu üzerimden henüz atamamışken diğer miniksuratablasınıngibiışıldayangözler de bakıcısının "nerede kızım senin gözlerin göster bize" dediğinde o kadar çok uykusu olmasına rağmen o minicikparmağını gözüne götürmez mi? bütün günün yorgunluğu gitti,bitti o anda sanki...herşey durdu...ikiminiksurat ve benden ibaretti sanki o an...
beni sarhoş ediyor bu çocuklar,mutluluk sarhoşu...ağzımız kulaklarımızda, önce biri sonra diğeri uyuduktan sonraki evdeki sessizlik ve yarın acaba ne gibi sürprizlerle beni karşılayacakları düşüncesi beni aldı götürdü buralardan...
sonra gökyüzüne baktım,soğuk,rüzgarlı bir gecede bir tek yıldız belirli belirsiz bize gülümsüyordu.sevdiklerimiz ve yitirdiklerimiz bir yıldız olup bize dayanma gücü,yaşama sevinci mi veriyordu...bilinmez ama geçen dakikalar o kadar lezzetliydi ki...keşke uyumasalardı da biraz daha vakit geçirebilseydik...

6 Nisan 2008 Pazar

çocuk haklaaı vaa,güültü yapabiliiim , anne :)

minik surat,bana bisikletinin üzerinden ışıl ışıl bakan gözlerle, birden "cocuk haklaaı vaa,guultu yapabiliiim , anne :)" demez mi? evet annecim, çocuk hakları var, gürültü yapabilirsin, bence hiç sakıncası yok,rahat ol" dedim ama ikimizde bu sözcüklerin dizilişine ve bisikleti ile evin içerisinde dolaşırken çıkan sesin gürültü olarak algılanmasına ve aslında onun da bu gürültüden çok da hoşnut olmamasına ne var ki bisiklet kullanmanın da zevkinden olsa gerek bir süre daha evin içinde dolaşacağına haber vermesine nasıl güldük, eğlendik, anlatamam :)))
benim kızım çocuk haklarını da biliyormuş, ....aferim ona...:)
gürültü yapmak serbest, atlamak-zıplamak serbest,tırmanmak,oyun oynamak serbest,
... eee çocuk hakları var !!!