bir kıyıdan baktım dünyaya
ellerimde tuz, avucumda sedef
bir mavilik, bir açıklık
özgürlük hasreti
yüreğime vuruyor
nerede, nerede insanlar?
dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak herşey
o üzüntü birden gelir
yağmurlu havalarda
yeniden kuararım dünyayı ben
kederlerle
kimseler aşık değil mi bu şehirde
dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak herşey
hava, martılar, ışıklı şehir
sarhoş ediyor beni yosun kokusu
hilesiz kucaklamak istiyorum
dünyayı, şehri ve seni
dünyayı güzellik kurtaracak
bir insanı sevmekle başlayacak herşey
22 Şubat 2008 Cuma
bebek kuşlar geldi!!!!:)))
bu sabah bebek kuşların şarkılarıyla uyandım.bahar geldi,mutluluk çığlığı gibiydi şarkıları..ne kadar sevinçli şarkılar varsa hepbir ağızdan ama farklı tonlarda söylenen begonvil neşesindeydi melodileri :)))
benim bebek kuşlarım ise uyuyorlardı,hayıflandım önce, bu sabah keşke onlar da bu melodilerle uyansalardı, beni öperek uğurlasalardı, diye...
olmadı,karşıdan hüzünlü hüzünlü, gözlerim dolarak koklayarak kuşlarımı, evden ayrıldım.
evden böyle ayrılarak ise gitmek çok zor geliyor bana...onların mis kokusunu içime çekemeden,sarılamadan doyasıya, öyle boynu bükük,kimsesiz...
ama yakında bahar dalları taş duvarların alnını okşayacak,nergisler,sümbüller nazlı nazlı salınırken minik bir kedicik gölgelenecek,şekerlemesinde söğüt dallarının altında...
bizde sarmaş dolaş,yuvarlanacağız bir patikada...
benim bebek kuşlarım ise uyuyorlardı,hayıflandım önce, bu sabah keşke onlar da bu melodilerle uyansalardı, beni öperek uğurlasalardı, diye...
olmadı,karşıdan hüzünlü hüzünlü, gözlerim dolarak koklayarak kuşlarımı, evden ayrıldım.
evden böyle ayrılarak ise gitmek çok zor geliyor bana...onların mis kokusunu içime çekemeden,sarılamadan doyasıya, öyle boynu bükük,kimsesiz...
ama yakında bahar dalları taş duvarların alnını okşayacak,nergisler,sümbüller nazlı nazlı salınırken minik bir kedicik gölgelenecek,şekerlemesinde söğüt dallarının altında...
bizde sarmaş dolaş,yuvarlanacağız bir patikada...
20 Şubat 2008 Çarşamba
uyku kardeşim ver elini
uyku kardesim ver elini
usul usul damla damla
beraber eriyelim eriyelim
sonra bembeyaz
fukara bir bacada
tek göz olmus
umutlarla sevdalarla
tütelim eriyelim
mavi mavi ince ince
usul usul eriyelim
fikret kızılok
usul usul damla damla
beraber eriyelim eriyelim
sonra bembeyaz
fukara bir bacada
tek göz olmus
umutlarla sevdalarla
tütelim eriyelim
mavi mavi ince ince
usul usul eriyelim
fikret kızılok
19 Şubat 2008 Salı
18.02.2008 pazartesi/bekle beni küçüğüm!!!
bugün bizim doktor kontrolümüz var,haftalar öncesinden alınan randevumuz, geçen hafta hocanın kongrede olmasından kaynaklı,pazartesi gününe verilmiş olan o meşhur randevumuza birkaç saat kala telefonumuz çalıyor.hocamız,hava soğuk olduğu gerekçesiyle evden çıkamıyormuş...aa aaa...ben itiraz ediyorum, haftalar öncesinden alınan randevu için iş yerinden yasal olarak hakkım olan izni almakta bile zorlandığımı, ötesinde işyerinden problem çıkartmalarından dolayı da başka bir güne aktarmak istediğimde değişiklik yapılmadığını,şimdi ise Salı günü gelemez misiniz sorusunun çok anlamsız olduğunu hatırlatınca 5 dk.sonra telefonumuz yine çalıyor ve randevumuz kesinleşiyor.hoca evden çıkabilecek !!!
ırmak yine gerildi.yine hastaneye gidilecek ve yine karnına bakılacak, kalbi dinlenecek v.s.v.s....anlatıyorum, açıklıyorum ama çok gergin...oyun oynamıyor,bana yapışmış durumda, kucağımdan inmek istemiyor,ne yapıyorsam birlikte yapıyoruz.bakıcımız da ben evdeyim diye geç geliyor.:(((iyiniyet suistimali diye buna denir herhalde.....ben perişan olmuş durumdayım...doğa mızırdanıyor, o da kucağımda, biz yapışık kardeşler olarak öylece oyun kurmaya çalışıyoruz.
durağı arıyoruz.taksi sokağa giremezmiş.ırmak kucağımda ana caddeye kadar yürüyoruz.
doğuda yollar kapandığında ne oluyor, diye düşünüyorum.filmlere konu olmak dışında :(((ya hasta olsaydı evladım,ya yollar kapalı olsaydı...
dize kadar karlı yollardan bata çıka kucağımda bebek kuşum, neyseki ana caddedeyiz.bir kaç dakika içerisinde de gelen taksinin içerisinde.
hastaneye erken geliyoruz...zamanından önce..bize madalya vermelisiniz, diyorum hastane yetkililerine, biz bu hava koşullarında hastaneye kadar gelebiliyoruz, temizlemediğiniz hastanenin önündeki birikintilerle sırılsıklam olarak,mermer basamaktan kayarak ulaşıyoruz ,hem de kucağımda çocuğumla,siz bir kapınızın önünü temizleyemiyorsunuz,diyorum. evet, susamam maalesef, hele ki böyle bir durumda hiç susamam...elbette nezaket sınırları içerisinde dile getiriyorum bunları, hastane yönetimi mahçup,gülümsüyorlar bize,hoşgeldiniz...ve sonra kapının önünü temizletmeye başlıyorlar...
biz beklerken ırmak hala kucağımda, annecim şarkı söylesen, diyor,ilk aklıma gelen şarkı bekle beni oluyor...çağdaş türkünün delikanlıdan sonra en çok sevdiğim şarkısı,
bekle beni küçüğüm,
umudun karartmadan
sevincin yitirmeden....
diye başlıyorum mırıldanmaya, hastanede bir biz, bir de çalışanlar ve yetkililer var.
kimse duymasın diye de kulağına fısıldıyorum neredeyse şarkıyı, yoksa utanırım.:(
ırmak biraz rahatlıyor,
hoca vaktinde geliyor,ırmak ın takipleri yılda bire çıkıyor. yani yeni yaşında geleceğiz bir sonraki kontrole...bizibekleyen sürprizlere gebe bir yılın sonunda ömrümüz varsa o da burada olacağız yine...
mutlu mutlu ayrılıyoruz hastaneden, ne ıslağı hissediyorum bacaklarımda ne de kollarımda ağrıyı, ta ki gece olup da uzanıncaya kadar...işte o zaman başlıyor sızlamaya,ama sonuçlar endişe yaratmayacak boyutta ya, günün mutlu sonuçlanması hoşuma gidiyor.
çoook uykusuzum, çoook yorgunum (çook yorgunum beni bekleme kaptan...seyir defterini başkası yazsın!! ve her ne zaman yorgun hissetsem kendimi, hem de çok, bu mısraları mırıldanmaya başlarım) ama keyifliyim,ırmak da çok keyifli,eve dönünceye kadar gülüyoruz...:)))
çok şekersin ama sen:)))öyle böyle değil...:))))))))
ırmak yine gerildi.yine hastaneye gidilecek ve yine karnına bakılacak, kalbi dinlenecek v.s.v.s....anlatıyorum, açıklıyorum ama çok gergin...oyun oynamıyor,bana yapışmış durumda, kucağımdan inmek istemiyor,ne yapıyorsam birlikte yapıyoruz.bakıcımız da ben evdeyim diye geç geliyor.:(((iyiniyet suistimali diye buna denir herhalde.....ben perişan olmuş durumdayım...doğa mızırdanıyor, o da kucağımda, biz yapışık kardeşler olarak öylece oyun kurmaya çalışıyoruz.
durağı arıyoruz.taksi sokağa giremezmiş.ırmak kucağımda ana caddeye kadar yürüyoruz.
doğuda yollar kapandığında ne oluyor, diye düşünüyorum.filmlere konu olmak dışında :(((ya hasta olsaydı evladım,ya yollar kapalı olsaydı...
dize kadar karlı yollardan bata çıka kucağımda bebek kuşum, neyseki ana caddedeyiz.bir kaç dakika içerisinde de gelen taksinin içerisinde.
hastaneye erken geliyoruz...zamanından önce..bize madalya vermelisiniz, diyorum hastane yetkililerine, biz bu hava koşullarında hastaneye kadar gelebiliyoruz, temizlemediğiniz hastanenin önündeki birikintilerle sırılsıklam olarak,mermer basamaktan kayarak ulaşıyoruz ,hem de kucağımda çocuğumla,siz bir kapınızın önünü temizleyemiyorsunuz,diyorum. evet, susamam maalesef, hele ki böyle bir durumda hiç susamam...elbette nezaket sınırları içerisinde dile getiriyorum bunları, hastane yönetimi mahçup,gülümsüyorlar bize,hoşgeldiniz...ve sonra kapının önünü temizletmeye başlıyorlar...
biz beklerken ırmak hala kucağımda, annecim şarkı söylesen, diyor,ilk aklıma gelen şarkı bekle beni oluyor...çağdaş türkünün delikanlıdan sonra en çok sevdiğim şarkısı,
bekle beni küçüğüm,
umudun karartmadan
sevincin yitirmeden....
diye başlıyorum mırıldanmaya, hastanede bir biz, bir de çalışanlar ve yetkililer var.
kimse duymasın diye de kulağına fısıldıyorum neredeyse şarkıyı, yoksa utanırım.:(
ırmak biraz rahatlıyor,
hoca vaktinde geliyor,ırmak ın takipleri yılda bire çıkıyor. yani yeni yaşında geleceğiz bir sonraki kontrole...bizibekleyen sürprizlere gebe bir yılın sonunda ömrümüz varsa o da burada olacağız yine...
mutlu mutlu ayrılıyoruz hastaneden, ne ıslağı hissediyorum bacaklarımda ne de kollarımda ağrıyı, ta ki gece olup da uzanıncaya kadar...işte o zaman başlıyor sızlamaya,ama sonuçlar endişe yaratmayacak boyutta ya, günün mutlu sonuçlanması hoşuma gidiyor.
çoook uykusuzum, çoook yorgunum (çook yorgunum beni bekleme kaptan...seyir defterini başkası yazsın!! ve her ne zaman yorgun hissetsem kendimi, hem de çok, bu mısraları mırıldanmaya başlarım) ama keyifliyim,ırmak da çok keyifli,eve dönünceye kadar gülüyoruz...:)))
çok şekersin ama sen:)))öyle böyle değil...:))))))))
ekmek atalım anne bebek kuşlara, aç kalmasınlar
16/17.02.2008 istanbul'a bebek kar taneleri geldi :)
cumartesi günü başlayan yağış,pazar olup da pencerelerden baktığımızdaki o dinginlik,beyazın verdiği duruluk hissini hemen çocukları kucağıma alıp, annecim bakın bebek kar taneleri, heryerde..:)uzanmışlar öylece mışıl mışıl uyuyorlar, ne kadar güzeller değilmi , diye başlıyorum anlatmaya...öyle heyecanlanıyorum ki şu doğa olaylarından:)o kadar olur...ırmak ı giydiriyorum, bakkala gidip ekmek alacaklar babasıyla,biraz da kar topu oynayın, diyorum.hemen gelmeyin,keyfini çıkartın. ırmak tutturuyor annecim sen de gel,diye ama doğa yı bırakamam evde yalnız annecim, ben gelemem, siz babanla oynayın bize de kar topu getirin, diyorum.5-10 dk.ya geliyorlar.hava çok soğumuş.kar topu oynayamamışlar...ırmak, karda yuvarlanamamış.ah, ah, ben olsaydım,diye iç geçiriyorum, onu yuvarlamadan içeriye sokmazdım ama...:)))
gözüm hep dışarıda, daha doğrusu yarım açılmış, perdenin aralığında...martıları görüyorum.yine heyecanlandım.gelin gelin, bakın martılar gelmiş, mama arıyorlar, ah aç kalmışlar herhalde,deyince ben...annecim,bebek kuşlara ekmek atalım,aç kalmasınlar diyor benim balım :)))bayat ekmekleri ufalıyorum eline, o da balkondan atıyor...nasıl mutlu, nasıl mutlu, anlatamam...içeri girdiğimizde , baba, ben bebek kuşları besledim, aç kalmasınlar :)))ekmek verdim onlara,diyor..bu arada doğam da balkon kapısını açmaya çalışıyor.meraklı bir kuş o da...:)anlamaya çalışıyor olup biteni...
iki minik bebek kuşlarımla beraber camdan öylece bakakalıyoruz, mışıl mışıl uyuyan bebek kar tanelerine:)
cumartesi günü başlayan yağış,pazar olup da pencerelerden baktığımızdaki o dinginlik,beyazın verdiği duruluk hissini hemen çocukları kucağıma alıp, annecim bakın bebek kar taneleri, heryerde..:)uzanmışlar öylece mışıl mışıl uyuyorlar, ne kadar güzeller değilmi , diye başlıyorum anlatmaya...öyle heyecanlanıyorum ki şu doğa olaylarından:)o kadar olur...ırmak ı giydiriyorum, bakkala gidip ekmek alacaklar babasıyla,biraz da kar topu oynayın, diyorum.hemen gelmeyin,keyfini çıkartın. ırmak tutturuyor annecim sen de gel,diye ama doğa yı bırakamam evde yalnız annecim, ben gelemem, siz babanla oynayın bize de kar topu getirin, diyorum.5-10 dk.ya geliyorlar.hava çok soğumuş.kar topu oynayamamışlar...ırmak, karda yuvarlanamamış.ah, ah, ben olsaydım,diye iç geçiriyorum, onu yuvarlamadan içeriye sokmazdım ama...:)))
gözüm hep dışarıda, daha doğrusu yarım açılmış, perdenin aralığında...martıları görüyorum.yine heyecanlandım.gelin gelin, bakın martılar gelmiş, mama arıyorlar, ah aç kalmışlar herhalde,deyince ben...annecim,bebek kuşlara ekmek atalım,aç kalmasınlar diyor benim balım :)))bayat ekmekleri ufalıyorum eline, o da balkondan atıyor...nasıl mutlu, nasıl mutlu, anlatamam...içeri girdiğimizde , baba, ben bebek kuşları besledim, aç kalmasınlar :)))ekmek verdim onlara,diyor..bu arada doğam da balkon kapısını açmaya çalışıyor.meraklı bir kuş o da...:)anlamaya çalışıyor olup biteni...
iki minik bebek kuşlarımla beraber camdan öylece bakakalıyoruz, mışıl mışıl uyuyan bebek kar tanelerine:)
balık yiyelim anne
15.02.2008...günlerden Cuma...dışarıda güzel bir hava var.benim balkuşumla birlikte balıkçıdayız.çok mutlu.balık yiyecek ya...sabırsızlıkla beklediğimiz o an, işte anne balık,dediğinde masamızda kızımla birlikte balık yiyoruz.ben çok severim balığı, ırmak da çok seviyor.yanına salata ve soğan da istiyor miniğim.1 yaşında somonla başladığımız balık serüvenimiz diğerlerini denememizle devam ediyor.çok mutluyuz ikimizde :)
balıklardan sonra ince belli cam bardaktan içilen demli çaydan sonra çıkıyoruz.şimdi parka gitme zamanı, daha doğrusu kaykaya...rüzgar hafif hafif kendisini hissettirmeye başlıyor.gidelim annecim,hava iyice soğumaya başladı, diyorum.hiç itiraz etmiyor.evet,daha eve dönmüyoruz.gözlükçüye uğrayıp,gözlüğünün spirallerini ve dengesini düzenleteceğiz.ırmak çok mutlu,neredeyse 3 saattir sokaktayız ve hava iyice soğumaya başladı,en kötüsü de uykusu geldi...anne beni ayağına al, diyor.sokaktayız ve yere oturup ırmak ı sallayacağım, o da uyuyacak. neyseki gözlükçüde işimiz çok çabuk bitiyor ama bizim daha yapacak çok işimiz var, 1 saat kadar da diğer işleri bitirip de eve döndüğümüzde hem çok mutlu ve keyifli hem de uykusunun ağır basmasından öylece uyuveriyor...
o kadar tatlı ki...onu uyurken izlemesi de o kadar keyifli ki...:)))
iyi ki varsın annecim,sen o kadar güzelsin ki :)))
balıklardan sonra ince belli cam bardaktan içilen demli çaydan sonra çıkıyoruz.şimdi parka gitme zamanı, daha doğrusu kaykaya...rüzgar hafif hafif kendisini hissettirmeye başlıyor.gidelim annecim,hava iyice soğumaya başladı, diyorum.hiç itiraz etmiyor.evet,daha eve dönmüyoruz.gözlükçüye uğrayıp,gözlüğünün spirallerini ve dengesini düzenleteceğiz.ırmak çok mutlu,neredeyse 3 saattir sokaktayız ve hava iyice soğumaya başladı,en kötüsü de uykusu geldi...anne beni ayağına al, diyor.sokaktayız ve yere oturup ırmak ı sallayacağım, o da uyuyacak. neyseki gözlükçüde işimiz çok çabuk bitiyor ama bizim daha yapacak çok işimiz var, 1 saat kadar da diğer işleri bitirip de eve döndüğümüzde hem çok mutlu ve keyifli hem de uykusunun ağır basmasından öylece uyuveriyor...
o kadar tatlı ki...onu uyurken izlemesi de o kadar keyifli ki...:)))
iyi ki varsın annecim,sen o kadar güzelsin ki :)))
bekle beni
Bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
bekle beni
Bahar geldiğinde
kırlara çıkacaksın
dizboyu otlar üstünde
koş koşabildiğince
ve sakın yitirme neşeyi
Kırların sessizliğinde
yüreğinin sesini dinle
ve orada benim için
küçücük bir yer ayır
ve bekle beni küçüğüm
Doğa pervasızdır biraz
bakarsın en olmaz yerde
masmavi bir su fışkırır
ve suyun ışıldayan göğsünde
sevincin nilüferleri
Bahar şaşırtmasın seni
sırtüstü uzan bir gölgeye
suların, kuşların sesini dinle
ve bekle beni orada
döneceğim küçüğüm
II
Mapusane türküleri
hüzünlüdür biraz
belki her dinleyişinde
yüreğin burkulmakta
için sızlamaktadır
Ama acılara alışılmaz
birşeyler var değişecek
birşeyler var
değiştirmemiz gereken
önce acılardan başlanacak
Beş on yıl dediğin
pek kolay geçmeyebilir
üstelik bu savaş
bu kahredici kıyım
bitmeyebilir daha uzun süre
Ama sen sahip çıkarak
yaşama ve sevince
bekle beni küçüğüm
acılar bitecek bir gün
sevgiler çiçek açacak
Mapusane türküleri
hüzünlüyse de biraz
yüreğin burkulmasın
için sızlamasın sakın
ve bekle beni küçüğüm
III
Kış kıyamet bir gün
bakarsın çıkıp gelmişim
varsın azgınlaşsın tipi
ve uğuldayadursun
dışardaki rüzgâr
Sakın şaşırma küçüğüm
üşümüş bir serçe gibi
titremesin ellerin
apansız çıkıp geleceğim
kış kıyamet de olsa bir gün
Uğuldayan bu rüzgâr
bu delice yağan kar
ürkütmesin seni
direnmektir artık
bekleyişin öbür adı
Sen türküler söyle
ve gülümse küçüğüm
çünkü sesinin
ırmağıyla yeşerecek
hasretin bozkırları
Bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
beke beni küçüğüm
AHMET TELLİ
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
bekle beni
Bahar geldiğinde
kırlara çıkacaksın
dizboyu otlar üstünde
koş koşabildiğince
ve sakın yitirme neşeyi
Kırların sessizliğinde
yüreğinin sesini dinle
ve orada benim için
küçücük bir yer ayır
ve bekle beni küçüğüm
Doğa pervasızdır biraz
bakarsın en olmaz yerde
masmavi bir su fışkırır
ve suyun ışıldayan göğsünde
sevincin nilüferleri
Bahar şaşırtmasın seni
sırtüstü uzan bir gölgeye
suların, kuşların sesini dinle
ve bekle beni orada
döneceğim küçüğüm
II
Mapusane türküleri
hüzünlüdür biraz
belki her dinleyişinde
yüreğin burkulmakta
için sızlamaktadır
Ama acılara alışılmaz
birşeyler var değişecek
birşeyler var
değiştirmemiz gereken
önce acılardan başlanacak
Beş on yıl dediğin
pek kolay geçmeyebilir
üstelik bu savaş
bu kahredici kıyım
bitmeyebilir daha uzun süre
Ama sen sahip çıkarak
yaşama ve sevince
bekle beni küçüğüm
acılar bitecek bir gün
sevgiler çiçek açacak
Mapusane türküleri
hüzünlüyse de biraz
yüreğin burkulmasın
için sızlamasın sakın
ve bekle beni küçüğüm
III
Kış kıyamet bir gün
bakarsın çıkıp gelmişim
varsın azgınlaşsın tipi
ve uğuldayadursun
dışardaki rüzgâr
Sakın şaşırma küçüğüm
üşümüş bir serçe gibi
titremesin ellerin
apansız çıkıp geleceğim
kış kıyamet de olsa bir gün
Uğuldayan bu rüzgâr
bu delice yağan kar
ürkütmesin seni
direnmektir artık
bekleyişin öbür adı
Sen türküler söyle
ve gülümse küçüğüm
çünkü sesinin
ırmağıyla yeşerecek
hasretin bozkırları
Bekle beni küçüğüm
umudu karartmadan
sevinci yitirmeden bekle
döneceğim bir gün elbet
beke beni küçüğüm
AHMET TELLİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)