mikroskop için yaşın çok küçük annecim,
ee o zaman teleskop al annecim...
aldım.iki tane nationalgeographic teleskopumuz var evde.biri diğerini kıskanmasın, biri diğerinden daha az seviliyor, önemseniyor endişesi yaşanması diye, dün öğle tatilinde 20 dakk.içinde koşa koşa metro ile gittim, aldım ve işe geri döndüm. sırf teleskop istiyorlar diye.
benim hiç teleskopum olmadı. olmasını en çok istediğim mikroskopu fen laboratuvarında uzaktan görmüştüm;yıllar yıllar önce...dokunamamıştım bile..hala da heyecanla beklerim bir doğumgününde armağan olarak alınmasının düşünülme zerafetini yaşamayı..o anı...yoksa ben de gider alırım...
plastik minik bir bebek, gazoz kapakları, 10 yaşımda mavi bir bisiklet ve milelerim dışında hiç oyuncağım olmadı benim.biz sokakta büyüdük...neyse bu benim sayfamın konusu..orada devam edeyim..
14 Mart 2009 Cumartesi
1 Mart 2009 Pazar
uyku kardeşim ver elini...
uyudular.az önce..nerdeyse on iki saattir ayaktalar,hastalar ama uyumadılar.
çok özledikleri kucaklarına koştukları iki çok özel misafirimiz vardı bugün.
geldiler.sabahtan beri ne zaman geleceklerini sordular.gelince de sevinçten deliye döndüler.
ben de çok mutlu oldum.
-ne oluu bii gececik kalın, gitmeyin! dedi ırmakçım.dinlemediler.gittiler.üzüldük.
uyudular.
evde ben ve kızlarımdan ve huzurdan başka birşey yok.
bir de o çok özlediğim sessizlik anlarının sona doğru sayımı.
birazdan babaları gelir ve gelir gelmez açılır televizyon.
hiç sevemediğim aptal kutusu hakikaten.
al paçino,de niro ve bir iki sevdğim aktör ve aktris dışında çok sevimli gelmiyor açıkçası..
izlenmeden saatlerce açık kalmasına ve sesine ise tahammülüm yok.
yapacak birşey de yok ki adam televizyon bağımlısı...:)
hayat ve paylaşım suskunluktan geçiyor sanırım;zaman zaman...
-sesini biraz kısabilir miyiz? çocuklar uyanacak uyarılarının katkılarıyla elbette:)
kızlarım hastalar ve ben hastalandıklarında bağışıklık sistemleri güçlenebilir , hastalıklarla kreşte karşılaşmaktansa şimdilerde yavaş yavaş karşılaşmaları kötü olmaz diye kendimi teselli ediyorum ama..
-annecim buunum tıkalı, çok hastayım beni doktooa götürün, doktooa gitmek istiyooum, diyen büyük küçük kuzumun bü sözlerine çok içerliyorum.
içim acıyor azıcık ateşlenseler..teselli filan işe yaramıyor anlayacağınız.
sağlıcakla kalın..şimdi öbür tarafa yazacağım şeyler var iki gündür biriktirdiğim.
hazır evde çıt çıkmıyorken...:)
hoşçakalın..
:)
çok özledikleri kucaklarına koştukları iki çok özel misafirimiz vardı bugün.
geldiler.sabahtan beri ne zaman geleceklerini sordular.gelince de sevinçten deliye döndüler.
ben de çok mutlu oldum.
-ne oluu bii gececik kalın, gitmeyin! dedi ırmakçım.dinlemediler.gittiler.üzüldük.
uyudular.
evde ben ve kızlarımdan ve huzurdan başka birşey yok.
bir de o çok özlediğim sessizlik anlarının sona doğru sayımı.
birazdan babaları gelir ve gelir gelmez açılır televizyon.
hiç sevemediğim aptal kutusu hakikaten.
al paçino,de niro ve bir iki sevdğim aktör ve aktris dışında çok sevimli gelmiyor açıkçası..
izlenmeden saatlerce açık kalmasına ve sesine ise tahammülüm yok.
yapacak birşey de yok ki adam televizyon bağımlısı...:)
hayat ve paylaşım suskunluktan geçiyor sanırım;zaman zaman...
-sesini biraz kısabilir miyiz? çocuklar uyanacak uyarılarının katkılarıyla elbette:)
kızlarım hastalar ve ben hastalandıklarında bağışıklık sistemleri güçlenebilir , hastalıklarla kreşte karşılaşmaktansa şimdilerde yavaş yavaş karşılaşmaları kötü olmaz diye kendimi teselli ediyorum ama..
-annecim buunum tıkalı, çok hastayım beni doktooa götürün, doktooa gitmek istiyooum, diyen büyük küçük kuzumun bü sözlerine çok içerliyorum.
içim acıyor azıcık ateşlenseler..teselli filan işe yaramıyor anlayacağınız.
sağlıcakla kalın..şimdi öbür tarafa yazacağım şeyler var iki gündür biriktirdiğim.
hazır evde çıt çıkmıyorken...:)
hoşçakalın..
:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)